7 Eylem Planıyla Dünyayı Değiştirmek Mümkün: Eşitlik İçin SES ver!
Birleşmiş Milletler Kadın Birimi’nin (UN Women) öncülüğü ve sivil toplum ortaklığında hazırlanan ve 2026 yılına kadar geri dönüşü olmayan bir ilerleme sağlamayı amaçlayan eylem ve hedefler belirlendi. Bakım emeğinden cinsiyete duyarlı iklim çözümlerine, toplumsal cinsiyete dayalı şiddetten koruyan yasaların etkin uygulanmasından teknoloji ve inovasyonda çalışan kadınların oranının ikiye katlanmasına birçok alanda eşitlik eylem planlarına odaklanan bu hedeflerin ortaya konmasını büyük bir kazanım olarak nitelendiriyoruz.
SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği olarak “Dünyayı değiştirmenin 7 yolu” olarak tariflediğimiz bu eylem planlarının uygulanması hedefinin takipçisiyiz. Kendi ülkemizden başlayarak tüm dünyada toplumsal cinsiyet eşitliğini ve Birleşmiş Milletler’in 17 başlıkta belirlediği Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na ulaşmayı öncelikli hedefimiz haline getirirken “dünyayı değiştirmenin 7 yolu”ndan ilham alıyoruz.
1. Toplumsal cinsiyete dayalı şiddete karşı mücadele edelim!
Toplumsal cinsiyete dayalı şiddete son vermek, eşit bir dünya tasavvurunu gerçekleştirmek için çok önemlidir. Tahminen 736 milyon kadın –ki bu dünya üzerinde her üç kadından birine tekabül ediyor- hayatlarında en az bir kez birlikte olduğu kişi, partneri olmayan kişi veya her ikisi tarafından cinsel şiddete maruz kalıyor.
Peki neyin değişmesi gerekiyor? Daha fazla hükümet, toplumsal cinsiyete dayalı her türlü şiddeti yasaklayan uluslararası ve bölgesel sözleşmeleri onaylamalı ve yasaları, politikaları ve eylem planlarını güçlendirmeli, uygulamalı ve finanse etmelidir.
2. Kadınların ve kız çocuklarının ekonomik adalet ve haklara erişimini sağlayalım!
Kadınlar ve kız çocukları, sosyal korumaya erişimde daha dezavantajlılar. İşgücüne katılımdaki cinsiyet farkı 30 yılda değişmeyerek yüzde 31’de kaldı. 15-29 yaş arası genç kadınların, genç erkeklere göre işgücünün dışında kalma ve okula gitmeme olasılıkları üç kat daha fazla.
Bakım ekonomisini dönüştürmek, her yerde kadınlar ve kız çocukları için ekonomik adalet ve hakları garanti altına almanın kilit bileşenlerinden biridir. Kadınlar, ücretsiz bakım ve ev işleri için erkeklere oranla yaklaşık üç kat daha fazla zaman harcar, bu nedenle işçi haklarının bakım çalışanlarının ihtiyacını karşılaması esastır. Ücret eşitliği ve insana yakışır iş norm haline gelmelidir.
3. Bedensel özerklik, cinsel sağlık ve üreme sağlığı hakları için SES’imizi yükseltelim!
Kadınları ve kız çocuklarını, cinsel sağlık ve üreme sağlığı ve haklarını kullanmaları ve kendi bedenlerine ilişkin baskı, şiddet ve ayrımcılıktan uzak özerk kararlar almaları için güçlendirmek, toplumsal cinsiyet eşitliğine sahip bir dünyaya ulaşmak için hayati ve acil bir ihtiyaçtır.
Dünya çapında, 15-49 yaş arası kadınlar ve kız çocuklarının yüzde 45’i, doğum kontrolüne karar vermek veya sekse ‘hayır’ demek gibi kendi bedenlerine ilişkin kararlar alamıyor. Ayrıca insani acil durumlar söz konusu olduğunda, erkeklere kıyasla daha büyük zorluklarla karşı karşıya kalıyor. Örneğin, anne ölümlerinin yüzde 60’ı insani krizlerden veya kırılgan koşullardan etkilenen ülkelerde meydana gelmekte.
Nesiller Boyu Eşitlik Forumu, kapsamlı cinsellik eğitiminin yaygınlaştırılması ve 2026 yılına kadar milyonlarca genç kız ve kadın için doğum kontrol hizmetlerine erişimin artırılması gibi temel çözümleri tartışıyor. Bedensel Özerklik ve Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı ve Hakları Eylem Koalisyonu, beş yıl boyunca 50 milyondan fazla genç kız ve kadının kürtaja erişebilecekleri bölgelerde yaşamasını sağlamaya odaklanacak.
4. İklim adaletinde feminist eylemlilik için harekete geçelim!
İklim değişikliği herkesi etkilese de, çevresel, ekonomik ve sosyal sıkıntıların yükünü sırtlanan, sağlık ve güvenlik riskleriyle karşı karşıya kalanlar başta kadınlar olmak üzere en çok yoksulları etkiliyor.
Buna rağmen, iklim adaletini sağlamaya yönelik kararların alındığı mekanizmalarda kadınlar ve kız çocukları yeterince temsil edilmiyor ve iklim müdahaleleri, şiddeti engelleme, sağlık hizmetlerine kısıtlı erişim, ekonomik dayanıklılık ve ücretsiz bakım ve ev içi hizmetler gibi birçok noktada kadınların ve kız çocuklarının ihtiyaçlarına cevap vermiyor. İklim adaletini sağlamak için feminist eylemlilik tek yol! Bir an önce harekete geçilmeli.
5.Teknoloji ve inovasyonda cinsiyet eşitliğini sağlayalım!
Kadınlar ve kız çocukları, teknoloji ve inovasyon alanında erişim, liderlik ve tasarımda eşit fırsatlara sahip olsaydı dünya nasıl bir yer olurdu? Bu soru, nesiller arası cinsiyete dayalı dijital uçurumu kapatmak, teknoloji ve inovasyonda çalışan kadınların oranını ikiye katlamak ve çevrimiçi toplumsal cinsiyete dayalı şiddeti ortadan kaldırmak için kurulan Teknoloji ve İnovasyon Eylem Koalisyonu’nun merkezinde yer alıyor.
Teknoloji ve İnovasyon Eylem Koalisyonu’nu oluşturan çeşitli ortaklar, inovasyon ekosistemlerini genişletme, şeffaflığı ve hesap verebilirliği dijital teknolojiye adapte etme ve kapsayıcı dijital ekonomileri genişletmeye yönelik somut adımlar öneriyor.
6. Feminist hareketler ve kadın liderliğinin gücünü geliştirelim!
Feminist hareketleri ve liderliği güçlendirmeden, siyasi hayatta cinsiyet eşitliğini sağlamak giderek zorlaşıyor. Mevcut ilerleme hızıyla, 2063 yılına kadar ülkelerin yasama organlarında eşit cinsiyet temsili sağlanamayacak. Trans, interseks ve non-binary bireyler, yerli kadınlar, genç feministler ve diğer toplumun dışına itilmiş gruplar dahil olmak üzere feminist liderlerin sorunların çözümüne katkısı hayati bir noktada duruyor.
Feminist Hareketler ve Liderlik Eylem Koalisyonu, feminist eylem için çeşitli feminist aktivistleri, örgütleri ve sivil toplumu finanse etmek ve desteklemek için eylem önerileri ortaya koyuyor. 2026 yılına kadar koalisyon, dünyanın her yerindeki kadınların, kız çocuklarının ve ikili cinsiyet sistemini reddeden bireylerin liderlik ve karar alma gücünü geliştirmeyi hedefliyor
7. Kadınların barış süreçlerinin karar alma mekanizmalarında olmasını sağlayalım!
Çatışmalardan etkilenen ülkelerde, kadınların COVID-19 görev güçlerindeki temsili yüzde 18 gibi düşük bir seviyede. Araştırmalar, kadınlar müzakere masasında olduğunda barış anlaşmalarının ortalama 15 yıl veya daha uzun sürmesinin daha muhtemel olduğunu gösterse de, 1992 ve 2019 arasındaki barış süreçlerinde kadınlar müzakerecilerin yalnızca yüzde 13’ünü, arabulucuların ve imzacıların ise yüzde 6’sını oluşturdu.
Bunu değiştirmeye yönelik politikalar ve önlemler zaten mevcut, ancak barışı inşa eden kadınlar, insani yardım çalışanları ve insan hakları savunucuları olarak kadınlara yatırım yapılmıyor. Daha da vakit kaybetmeden kadınların barış süreçlerinin karar mekanizmalarında aktif rol alması için aksiyona geçilmeli.