7 Ekim günü radikal İslamcı Hamas’ın İsrailli sivillere yönelik hunharca saldırısı sonucunda 2600 İsraillinin ölümü ile başlayan ve daha sonra İsrail’in sağcı muhafazakâr hükümeti tarafından “Hamas’ı bitireceğiz” diyerek Gazze’ye saldırıları ile devam eden savaş bir insanlık dramı olarak devam ediyor. İsrail’in su, yakıt ve yiyecek akışını kestiği dünyanın en yoğun yerleşim alanı olan Gazze’de 2 milyon kişi yaşıyor ve bunların yarısı 15 yaşın altında çocuk. Gazze’de 17 Ekim gecesi vurulan hastanede çok sayıda çocuk olmak üzere 500 sivil hayatını kaybetti. Toplamda Gazze’de ölü sayısı 4 bini geçti 13 binden fazla yaralı var.

Batı değerleri iflas ediyor 

Karşı karşıya olduğumuz bu durumu Oya Baydar T24’teki yazısında şöyle özetlemiş:

“21. yüzyılda insanlığın barışa, adalete, doğayla barışık gelişmeye, insan haklarının pekişmesine doğru ilerleyeceği, bölgesel eşitsizliklerin bir ölçüde yumuşayacağı, etnik ve dinsel çatışmaların diyalogla çözümlenebileceği hayalleri kurulurken bugün dünya yakın tarihin en kötü, en acımasız, en kanlı dönemini yaşıyor. Batı değerleri, insan hakları, uluslararası hukuk, bel bağlanacak, güvenilecek ne varsa tümü iflas ederken savaş bölge bölge yayılıyor. Etnik ve dinsel/mezhepsel çatışmalar soykırımlara varıyor, “öteki”nin çoluk çocuk, yaşlı genç katli vacip. Teknolojinin gelişmesi, bilişimdeki dev sıçrama, yapay zekâ, vb.’nin insanın özgürlüğüne, mutluluğuna, demokrasiye ivme kazandıracağı umut edilirken, aksine insanı ezen, tutsaklaştıran, dünyanın efendilerine köle yapan kötücül güçlere dönüşüyorlar. Güçlünün orman kanunu yürürlükte.”

Şiddeti koşulsuz kınamak bu kadar zor mu? 

Bu çatışma süreci birçok konuda ortak değerlere sahip olduğumuz kişilerle bile aramıza mesafe koydu. Gruplarımız arasında bölünmeler yaşıyoruz. Kullandığımız dile dikkat etmemiz gerekiyor.

Şiddeti koşulsuz kınamak bu kadar zor mu?

Feminist düşünür Judith Butler’in İsrail ve Filistin arasındaki şiddet sarmalını, eleştirel ve bilgiye dayalı bir şekilde değerlendirebilme ihtimali üzerine yazdığı yazıda “İnsanlar hangi tarafta olduğunuzu öğrenmek ister. Açıkçası bu tür katliamlarda verilebilecek tek tepki amasız fakatsız kınamadır. İsrail’in bu güne kadar bölgede uyguladığı şiddeti Hamas’ı aklamak için kullananlar var, ancak bu hedefe ulaşmak için bozuk bir ahlaki mantık kullanıyorlar” diyor.

Ateşkes çağrısını reddetmek

Öte tarafta, Avrupa’da Filistin bayrağı taşımak terör propagandası olarak yasaklanıyor, sokakta eylemleri engelleniyor. İngiltere, Almanya, Avusturya, Fransa’da Filistin’e destek eylemlerini yasaklayan ülkeler arasında. ABD Başkanı Biden koşulsuz olarak İsrail’i desteklediklerini söyleyerek ABD’nin artık İsrail – Filistin çatışmasında bir zamanların güvenilir arabulucusu olmayacağını dünyaya ilan etti. BM Güvenlik Konseyi’nin Rusya’nın Gazze’de ateşkes ilan etme önerisi reddedildi.

Objektif bir medya mümkün mü? 

Gazze’de yaşanan şiddeti anlamak ve objektif bir tutum sergilemek için bağımsız bir medyaya ihtiyacımız var. Ancak ne yazık ki ana akım medya ve sosyal medya bu süreçte durumu daha da karmaşık hale getiriyor. New Yorker’da yazan Kyle Chayka’ya göre sosyal medya platformları gerçekleri aydınlığa kavuşturmak yerine daha da bulanıklaştırıyor.

Sosyal medya bir savaş alanı olmaya devam ediyor 

Sosyal medya artık doğrulanmış gerçek zamanlı bilgi kaynağı olarak pek kullanılmasa da, kamuoyunu yönlendirmek için bir savaş alanı olmaya devam ediyor. Daha 10 Ekim’de Hamas’ın İsrailli bebeklerin başını kestiğine dair korkunç bir söylenti X’te dolaşmaya başladı. Başkan Biden geçen hafta savaşla ilgili açıklamalar yaparken, bu tür vahşet görüntülerini kendi gözleriyle gördüğünü ima etti. Ancak Yönetim daha sonra Biden’ın yorumlarını geri aldı ve söylentinin çürütüldüğü bildirildi: Bebekler Hamas tarafından öldürülmüştü, ancak kafa kesildiğine dair bir kanıt yoktu. Perşembe günü, “İsrail Devleti’nin resmi Twitter hesabı” olarak tanımlanan ve söylentiyi destekleyen @Israel adlı X hesabı bebek cesetlerinin görüntülerini yayınladı. Bazı X kullanıcılarına bu paylaşım reklam olarak sunuldu ve hesabın mesajı tanıtmak için ödeme yaptığı öne sürüldü. Bir reklam gerçek haber sayılır mı? Kullanıcıların, platformların rehberliği olmaksızın, neyin doğru olduğuna kendi başlarına karar vermek zorunda bırakılması çok acı ve aynı zamanda absürt. Eğer ortada gerçekten de algoritmayla beslenen bir savaş sisi varsa, teknoloji şirketleri bu sisi ortadan kaldırmak için herhangi bir sorumluluk üstlenmekten kaçınıyor gibi görünüyor” diyor Kyle Chayka.

Batı’nın ana akım medyasını çifte standardı 

Batı’nın ana akım medyasının İsrail–Filistin çatışma sürecini ele alma sürecindeki çifte standart uygulamasına eleştirel bir bakış getiren gazeteci Işın Eliçin, “Bu çifte standart yaklaşımın kökeni, İsrail devleti ile Filistin halkı arasındaki büyük güç dengesizliğini gizleyen hatalı bir denklik veya “her iki taraf arasında eşit uzakta durma” mantığında yatmaktadır. Ancak bu iki taraf eşit değildir. Batılı medya, kurbanı, işgal altındaki, sömürülen ve kuşatılan tarafı suçlamak konusunda neredeyse takıntılı gibi görünüyor. Filistinlilerden, iddia edilen suçları işlediği iddia edilen diğer Filistinlileri kınamaları istenirken, İsrail’in hükümeti tarafından işlenen suçları kınaması istenmiyor” diyor.

75 yıldır devam eden Filistin-İsrail çatışmasının geldiği noktada şiddetin daha çok şiddet doğurduğu bir dönemde hala barışın sesini yükseltebilen örgütler var. Birleşmiş Milletler genel sekreteri Guterres, kalıcı bir barış için sürdürülebilir siyasi bir çözüme ihtiyaç olduğunu söylüyor ve bunun için öncelikle ateşkesin sağlanması gerektiği söylüyor.

Bugün insan olmanın gereği olarak, Gazze’de koşulsuz olarak ateşkesi talep etmek barış olasılıklarını konuşmaya başlamak hepimizin sorumluluğudur.

2023-11-06T07:52:25+00:00
Go to Top