SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği, 2022 yılında dünyada ve Türkiye’de kadınlara ve kadın mücadelesine ilham veren kadınlara teşekkür sembolü olarak “SES Yılın Kadınları” ödüllerini verdi. 26 Ocak’ta Pera Müzesinde düzenlenen ödül töreni geniş bir katılımla gerçekleşti.
SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği’nin öncülüğünde, kadın hareketinin geniş katılımıyla belirlenen “SES Yılın Kadınları 2022” ödülleri 26 Ocak Perşembe akşamı Pera Müzesi’nde yapılan törenle sahiplerini buldu.
AB Sivil Düşün Programı tarafından desteklenen ve bu yıl ikincisi düzenlenen törene yazar Ayşe Kulin, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, TÜSİAD Başkanı Orhan Turan, DİSK Başkanı Arzu Çerkezoğlu, Hacer Foggo, Türkan Elçi, Mirgün Cabas, Yakın Ertürk, Fatmagül Berktay, Fuat Keyman, Şişli Belediye Başkanı Muammer Keskin, KAGİDER başkanı Emine Erdem, Binnaz Toprak ve Feride Acar’ın aralarında olduğu pek çok isim katıldı.
2022 yılında dünyadaki kadın hakları mücadelesinde veya cinsiyet eşitliği çabasında öncü, eşitlikçi ve feminist duruşuyla örnek olan, başarılarıyla kadınlara ilham veren veya sistematik baskılara direnerek dayanışmaya katkı sunan Türkiye ve dünyadan 19 kadın, 1200’ün üzerinde kişinin katıldığı halka açık oylama ile seçildi.
Pera Müzesi’nde yapılan ve sunuculuğunu gazeteci Özlem Gürses‘in üstlendiği gecenin organizasyonu ve basın iletişimini ise Marjinal yürüttü. Ödül alan kadınların hikayelerinin yer aldığı, Eda Doğançay‘ın editörlüğünde hazırlanan ödül kitapçığının illüstrasyonları Ramize Erer‘e, tasarımı ise Tolga Yılmaz‘a ait. Törende gösterilen Yılın Kadınları tanıtım videoları ise Şeriban Alkış imzası taşıyor.
“Direnişleriyle umut olan kadınlar”
Bu yıl ikinci defa düzenlenen ödül töreniyle ilgili SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği Kurucu Başkanı Gülseren Onanç şunları söyledi: “Kadınlar için 2022 yılını özetleyen sözcükler ‘direniş’ ve ‘umut’tur. Kadınlar savaşlara karşı, kadına yönelik sistemli şiddet ve kadın cinayetlerine karşı, Afganistan ve İran başta olmak üzere gerici iktidarların baskılarına karşı direndiler. Ağaçlarını, ormanlarını, derelerini, yeşilliklerini korumak için direndiler. Özgür ve özerk üniversiteler için direndiler. Cinsel istismara, cinsel yönelime, LGBTİ+ bireylere karşı yapılan ayrımcılığa karşı direndiler. Düşük ücrete, mobbinge, sendika düşmanlığına karşı direndiler. Kadınlar cesaretleri, mücadele azimleri, başarıları, örnek dayanışmalarıyla memlekete ve dünyaya umut oldular. Bize bu yıl da direnişleriyle umut olan SES Yılın Kadınları’na minnet borçluyuz. SES Yılın Kadınları Ödülleri bu minnet borcunun bir göstergesidir” dedi.
SES Yılın Kadınları 2022
2022’in SES getiren kadınları arasında, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu adına Gülsüm Kav ve Fidan Ataselim, TİP milletvekili Sera Kadıgil, işçi direnişlerinin ön saflarındaki kadınlar adına Rojbin Polat ve Esra Soybir, Aysel Tuğluk İçin 1000 Kadın Girişimi, Göktürk Yeşil Kalsın Girişimi, Beats by Girlz, İranlı kadın direnişçiler adına Parastoo Salehi, Afganistan’da Taliban’a karşı direnen kadınlar adına Dr. Zakira Hekmat, Ukrayna’nın içinde ve dışında yaşam mücadelesi veren kadınlar adına Olena Velychko (Childhood without war), savaş karşıtı Rus kadın gazeteciler adına Nataliya Vasilyeva, Dr. Dilek Gürsoy, Gezi’nin kadın tutukluları Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Mine Özerden, şarkıcı Gülşen, LGBTİ Aileleri adına LİSTAG, SPoD, Boğaziçi akademisyenleri, çevre hakkı mücadelesinin öncü kadınları adına Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği Başkanı Süheyla Doğan, voleybolcu Ebrar Karakurt, ‘Mental Klitoris’ adlı podcast programının yaratıcısı Hazal Sipahi yer aldı.
Bu yıl ilki verilen Yaşam Boyu Başarı Ödülü ise 2022’de 20’nci yılını kutlayan Kadın Koalisyonu’na verildi.
İranlı kadın direnişçiler adına ödülü alan İranlı oyuncu ve aktivist Parastoo Salehi, “Burada olmaktan çok mutluyuz. Sizlere ve Türkiye’ye çok teşekkür ederiz. Bu dönemde bize çok destek verdiniz. Bizim için çok kıymetli. Sadece zorunlu başörtüsü için mücadele etmiyoruz, biz artık özgürlük istiyoruz. Umarım dünyada, İran’da, Ortadoğu’da, Türkiye’de, her yerde kadınlar her zaman özgür olur” dedi.
“Beni kadın mücadelesi uyandırdı”
Ödülünü Prof Dr. Binnaz Toprak’ın elinden alan Sera Kadıgil ise teşekkür konuşmasında şunları söyledi:
“Hocalar onların yazdıklarını okuyarak neyin ne olduğunu anlayabildim ve şu anda ne mutlu bana sizlerden öğrendiğimi sizlerden aldığımı oradaki o yaşlı zengin hetero erkek kulübünün kafasına kafasına atabiliyorsam sizlerin sayesinde, çok teşekkür ediyorum. Bunu gerçekten boşa söylemiyorum. Beni siz uyandırdınız, beni kadın mücadelesi uyandırdı.
Biraz geç oldu ama arayı kapatıyorum inşallah. İkincisi de şu, burada 3 saattir izlediklerimize bakıyorum ve bu ne ya! diyorum. Bu ne be! Nerede yaşıyoruz ya biz! İçinde yaşadığımız ülkeye bakın, dünyaya bakın! Başımıza gelenlere bakın! Hakikaten içimde muazzam bir öfke büyüyor çünkü biz böyle yaşamak zorunda değiliz ya! Ne bu ülkede, ne bu dünyada biz böyle yaşamaya mahkum falan değiliz arkadaşlar.
Tam buradan da içimde işte üçüncü duygu büyüyor. O duygunun adı da aslında bu törenin özündeki duygu. O duygunun adı umut çünkü nerede bir zalim varsa, nerede bir zulüm varsa, nerede bir ezen varsa karşısında hiç korkmadan direnen bir kadın, bir işçi, bir lubunya, bir Kürt, bir Alevi ama illaki bir öteki var. İyi ki varlar, iyi ki bu mücadeleyi veriyorlar, iyi ki daha iyi bir dünya için çalışıyorlar.”
Rahatsızlığı nedeniyle ödül törenine katılamayan Gülşen gönderdiği video mesajda kendisini yalnız hissetmediğini vurguladı:
“Biliyorum ki yalnız değilim. Laik cumhuriyetimizin bir evladı olarak biliyorum ki hiçbirimiz yalnız değiliz.Bu ödül benim için bir hediye olmaktan ziyade, laik cumhuriyetimiz tarafından bahşedilmiş tüm haklarımızı her gün savunmak, müdafaa etmek ve daha fazlası için çalışmak adına bir hatırlatma gibi. Bir kişinin dahi özgür olmadığı, karanlıkta kaldığı bir ülke, laik cumhuriyetimize ve onun evlatları olan bizlere esarettir. Hayatımda kendim için ne hayal ettiysem, hepimiz için onu hayal ettim. Birimizin aslında hepimiz olduğunu her zaman bildim ve biliyorum. Bu sebeple fikri gür, vicdanı hür, irfanı hür ülkemin tüm insanları adına bu ödülü kabul ediyorum.”
Kendisine açılan kapatma davasına rağmen mücadelesini sürdüren Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu da Yılın Kadınları arasında yer aldı. Platform adına konuşma yapan Fidan Ataselim, “Yapamıyorsanız biz kadınları yaşatırız demiştik. Demek ki kendi kendilerine inmiyorlar. O zaman hep birlikte LGBTİQ+ düşmanı, kadın düşmanı, emek düşmanı bu siyasi iktidarı göndereceğiz. Evet biz bu topraklarda kadın cinayetlerini durdurmak için mücadele ediyoruz ve çok tehlikeli görülmüşüz ki bizi kapatmaya çalışıyorlar şu anda. Fakat ellerinden geleni yapsınlar, kadınların, LGBTİQ+’ların mücadelelerini durdurabilmeleri mümkün değil. Hele ki bugünlerde, kimi zaman karamsarlığa kapıldığımız, markete her girişimizde farklı bir fiyatla karşılaştığımızda hissettiklerimiz, işçi kardeşlerimizin anlattıkları, ya da doğanın karşı karşıya olduğu bu durum, ekolojik kriz, onu savunanların bir şekilde baskıyla karşılaşıyor olmaları, aslında bütün bunlar bize şunu gösteriyor diye düşünüyorum: İşte böyle ortak mücadelemiz. Bütün bunları sonlandırmak için heternormativiteyi, partiyarkayı ve kapitalizmi yıkmak için elimizden geleni yapacağız dostlar” dedi.
Ödülü takdim eden CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu şöyle konuştu:
“Güçsüz kadın yoktur, sistemin güçsüzleştirdiği kadın vardır, demiştim. Devamında da tek adama karşı çok kadın olacağız, demiştim. ‘Korksunlar’ dediniz. Bence çok korkuyorlar zaten. Çünkü ‘tek adam’ diyoruz. Sanki bir tane tek adam var gibi durmadan dava açıyorlar. Tek adam kim bilmiyoruz ama o biliyor. Hemen dava açıyor. Korkuyorlar. Ne söylersek söyleyelim, ne yaparsak yapalım kahkahalarımızdan, mücadelemizden korkuyorlar. Hakikaten kadın olmanın zor, kadın ölmenin kolay olduğu memleketimizde Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun mücadelesini kimi zaman yan yana, omuz omuza, ama her zaman Fidan ve Gülsüm’ün mücadelesi, kadın ölmenin de artık imkansız olduğu bir geleceği hissettiriyor.”
Afganistan’da Taliban’a karşı direnen kadınlar adına ödül alan Afgan Mülteciler Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği (ARSA) Kurucusu Dr. Zakira Hekmat kendi çocukluğundan örnekler vererek Afgan kadınların yaşadıklarını şöyle anlattı:
“Şu an Afganistan’da cinsiyetlerinden ötürü eğitimden, sosyal yaşamdan, sokaktan, ekmek almaktan ve aklınıza gelebilecek her şeyden mahrum bırakılan kadın ve kızlardan söz ediyoruz. Bu ödülü de onlar adına alıyorum. Afganistan’da yaşayan kadınların ne hissettiklerini bizzat yaşadığım için onları çok iyi anlayabiliyorum. Afganistan’da kadınsanız insan yerine konmuyorsunuz. Ama Afganistan’da direniş devam ediyor, sadece Afganistan’da değil tüm dünyada. Geçen sene EŞİK Platformu başta olmak üzere birçok kadın örgütünden destek aldık. Bugün de burada olduğum için SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği’ne çok teşekkür ediyorum. Bugün bu ödülü Afganistan’daki kadınlar ve kız çocukları adına almam bir uluslararası dayanışmanın göstergesidir. Bu sadece burada kalmayacak, gelecekte de Afganistan’da yaşayan kadın ve kız çocuklarının sesi olmaya devam edeceğiz.”
Gezi’nin kadın tutukluları Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Mine Özerden adına Cansu Yapıcı ve Yasemin Bektaş ödülü Hacer Foggo’nun elinden aldı. Foggo, “Onlar, içeriden gülüyorlar. Bizi de ayakta tutan, onların gülüşleri. Biz de burada direnişe devam edeceğiz, gülerek. Şimdi hep beraber onlara gülerek selam söyleyelim istiyorum” dedi. Cansu Yapıcı, annesi Mücella Yapıcı’ ve Çiğdem Mater’in ‘nın cezaevinden gönderdiği mesajı okudu.
LGBTİ Aileleri adına ödül alan LİSTAG üyelerinin mesajları ise şu şekildeydi:
“Yaptığımız faaliyetleri değersizleştirmeye çalışmalarına karşı şunu söylemek istiyorum: Biz çocuklarımız için ayrıcalık istemiyoruz, eşitlik istiyoruz. Zira LGBTİ hakları insan haklarıdır. Çocuklarımızı tanımlayan onların cinsiyet kimlikleri ya da cinsel yönelimleri değil. Çocuklarımızı tanımlayan onların sahip olduğu değerler ve hayattaki onurlu duruşları. TR’deki ne yazık ki LGBTİ çocuklarımız sevilmedikleri ailelere doğuyorlar. Bu yüzden diyoruz ki madem sevmiyorsunuz bırakın istediklerini sevsin çocuklarımız.”