Toplumsal eşitsizliğin yöntem olarak belirlendiği bu coğrafyada hak, hukuk ve adalet kavramları yapı bozumuna uğrarken sivil toplum kuruluşlarının görev ve sorumlulukları da iyice artmıştır. Bitmeyecek bir yasa neden olan 6 Şubat Depremi, bu ihtiyacı ve gerçeği acı bir şekilde gözler önüne sermiş ve tüm ülke seferber olmuştur. Dünyanın dört bir yanından yardımlar toplandıysa da yardımların yerine ulaşması toplumsal cinsiyet eşitsizliğine takılmış, süreç kadınların, kız çocuklarının ve dezavantajlı grupların aleyhine işlemiş ve yardımlara erişimde de eşitlik sağlanamamıştır.

Bu bağlamda SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği (SES), insani yardımlarda da toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması gerektiğini ifade etmiş ve Kuruluşlararası Daimi Komite’nin “İnsani Yardım Faaliyetleri için Toplumsal Cinsiyet Kılavuzu”nu haber olarak deprem bölgesinden bir fotoğrafla SES’e ait internet sitesinde paylaşmıştır. 11 ili etkilemiş depremin yıkımı ve acısı çok büyük olsa da depremden kar devşirmeye çalışanların önüne geçmeye maalesef yetmemiştir. SES Derneği’nin de payına izinsiz kullanım nedeni ile mütecaviz iddiası düşmüştür.

İnternet ortamında ve sosyal medyada paylaşılan görseller, metinler, fotoğraflar şartlarını taşıyorsa telif korumasından yararlanır, sosyal medyada yayınlanmış olmaları eserlerin izinsiz kullanımını meşrulaştırmaz. Kültür ve sanatın devamlılığı, gelişmesi sanatçının sanatını icra edebilmesine, sanatçının sanatını icra edebilmesi de sanatçının geçimini sağlayabilmesine bağlıdır. Teşvik edilmesi ve desteklenmesi gerektiği açık olan sanatçının eserlerinden ekonomik fayda elde etmesi, diğer bir ifadeyle telif alması 1880’li yıllara kadar dayanmaktadır. Temel insan haklarından sayılan fikri mülkiyet eser sahipliği hakları gerek ulusal gerek uluslararası mevzuatla uzun yıllardır korunmaktadır. Ancak bu koruma mutlak bir koruma değildir. Bir sanatçının eserinden ekonomik olarak yararlanması yaşamı ve ölümü sonrası Türkiye bakımından 70 yıl ile sınırlandırılmıştır örneğin. Yasal sürenin sonunda eserin mali hakları kamu tarafından serbestçe kullanılabilir. Sanatçıyı desteklemek ve teşvik etmek ile kültür sanatın gelişmesi arasında bir denge kurulması amaçlanmış ve eser sahipliği haklarına bir takım sınırlamalar getirilmiştir.

Somut olaya dönmek gerekirse SES, deprem sonrasında enkaz çalışmaları sürerken sosyal medyada gerçek kişiye ait olmayan bir hesaptan paylaşılan deprem bölgesine ilişkin bir fotoğrafı eser sahibinin ismi ile haberinde kullanmıştır. Birkaç ay sonra sivil toplum kuruluşu derneğin bu kullanımının sanatçının haklarına tecavüz ettiğini ileri sürülerek dernekten yüksek bir telif bedeli talep edilmiştir.

SES Derneği, toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamayı varlık amacı olarak benimsemiş ve kadınların sesi olmayı şiar edinmiş bir sivil toplum kuruluşudur. Kar amacı gütmeyen dernek, üyelerinin çaba ve destekleri ile faaliyetlerini yürütmektedir. Fotoğrafın kullanımından kazanç elde etmediği gibi kar sağlaması da niteliği gereği imkânsızdır. SES Derneği ihlal olup olmadığına bakmaksızın fotoğrafı kaldırmış ve rayiç kullanım bedeli ne ise ödemeye hazır olduğunu ifade ederek sanatçının yanında durmaya çalışmışsa da karşı tarafın tutumu durumu suiistimale ve haksız menfaat sağlama çabasına dönüşmüştür.

SES Derneği bir STK olarak yalnızca kendi sitesinde paylaştığı haberde, fotoğrafı ticari amaçla kullanmadığı gibi kullanımdan hiçbir gelir etmemiş, eser sahibi ile rekabete girmemiş, eserden normal yararlanmaya aykırı hareket etmemiş ve eser sahibinin meşru menfaatlerine hiçbir zarar vermemiştir. Aksine öğrenir öğrenmez içeriği kaldırmış ve sınırlamalar kapsamında ihlal olmamasına rağmen eşitlik ve dayanışma adına 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında eğer fotoğrafı kullanmak için karşı tarafla sözleşme yapmış olsaydı ödeyeceği bedelin çok üstünü teklif etmiştir. Fikri mülkiyet hukuku, mali hakların ihlaline neden olacak kullanımları ticari olan ve olmayan kullanımlar olarak ayırmamışsa da her kullanımı da ihlal saymamış ve istisnalarla dengeyi korumaya çalışmıştır. Aynı dengeyi gözetmek sanatçıların da sorumluluğundadır.

Karşı taraf depreme ilişkin bir fotoğrafın Türkiye gibi bir ülkede toplumsal cinsiyet eşitliği üzerine çalışan bir sivil toplum kuruluşu tarafından ticari amaçtan uzak kullanımını kendi mali zararı olarak değerlendirmiştir. SES Derneği’nin iyi niyetle kabul ettiği uzlaşma neticesinde teklif ettiği bedel sanatçı tarafından kabul edilmemiş ve hatta SES Derneği’ni sanatçının yanında olmamakla ve eser sahipliği haklarının gaspı ile suçlamış ve dava ile tehdit etmiştir.

Sosyal medya hesabında mecradan elde ettiği menfaatler bir yana, kendisine ait olmayan onlarca fotoğrafı gündeme göre karışıklığa neden olacak şekilde ve üçüncü kişilerin paylaşımına uygun “embed” özelliği açık, yaymaya elverişli şekilde paylaşan karşı tarafın benzer gerekçelerle 3. kişilere yöneltilmiş davaları olması şaşırtıcı değil tabii. Ancak depremdeki eşitsizliği haber yapmak ve çözüm sunmak isteyen bir derneğin ticari olmayan bu kullanımını ileri sürerek daha çok gelir elde etme çabası içinde olan karşı tarafın eser sahipliği haklarından dem vurarak bir STK’yı tehdit etmesi oldukça üzücü.

Eser sahibi eseri üzerinde münhasır haklara sahiptir. Bu haklar temel insan hakları niteliğindedir ve eser sahibinin izni olmadan kullanılamaz. Ancak her izinsiz kullanım da bedel hakkı doğurmaz. Nitekim daha önce yaşanan benzer davalar da bu hukuki gerçeğin birer ispatıdır.

Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Fikri mülkiyet alanında uzmanlaşmış bir avukat olarak sanatçıların izinsiz kullanım iddiasında bulunmadan önce ortada özel bir durumun olup olmadığını, kullanımların eserden normal yararlanmayı aşıp aşmadığını ve meşru menfaatlerinin gerçekten makul olmayan şekilde zarar görüp görmediğini değerlendirmesi, teorik konuşmak gerekirse üç adım testini yapmaları gerekir, kanaatindeyim.

Av. Burcu Kaya, LLM.